EN ÇOK KİMİ SEVDİN?

Standart

Hayatına giren insanlar arasında en çok kimi sevdin?

Hissedebiliyorum! Bu soruyu neden merak ettiğini anlayabiliyorum.

Çünkü herkes ipi göğüsleyen olmak ister. Çünkü herkes “herkesten farklı” olmak ister.

En çok kimi? En çok kimi? En çok kimi? En çok … ?

Bu konuşma baloncuğu zaman boşluğunda sonsuza kadar döner döner döner durur ve sürekli kendini tekrar eder… Her tekrar edişinde o tiz ses kalbini çatlatır…

Sorduğun sorunun yalan olmayan her cevabının kalbini kıracağını bile bile sorarsın, çünkü O yalan söyleyecek ve sen mutlu olacaksın. Ve kalbin bunu bilmesine rağmen sahte mutluluklara uyanır.

Anlıyorum.

En özel olma isteğini, en ayrı yerde tutulma ihtiyacını. Anlıyorum.

“Kalmana ihtiyacım yok” altındaki “kalmalısın”ı anladığım gibi…

“Beni affet” altında yatan “beni özgür bırak”ı anladığım gibi…

Söylenememiş her duygu gibi… Pazar şarap içmenin sebebi gibi…

Hep kollarının arasında yastığınla uyuman gibi…

Anlıyorum her yaptığının nedenini

Ve korkuyu…

Küçükken dolabımdan çıkacağına inandığım ceset, yatağımın altında benimle uyuyan canavar ve perdenin arkasında gizlenen hayalet… Ben bunlarla büyüdüm. Korku nedir biliyorum.

Benim hayaletim kılık değiştirip senin yanına yatıyor artık.

Benim hayaletim bana varlığını yalnızca geceleri uyumadan önce hatırlatırken senin hayaletin sana;

O’na sarıldığında fısıldıyor.

O’na sarılan diğer insanlarla değil senin sorunun, onun daha sıkı sarıldığı insanlarla.

En içten sarıldığı, ve kimbilir belki o sırada kırıldığı ve kırıklarını orada bırakıp ayrıldığı insanlarla…

Kırmızı bir buza dönüşmüş damarları tekrar kanayabileceğine inandırmak zor olmalı.

Zordan korkmanı anlarım.

Kanatabilen olmayı başaramama korkusunu anlarım.

Sadece insan da değil, belkki eşyalarla paylaştığı daha derin hikayeleri vardır, belki vedalaşılamamış kokuları vardır. Belki küçük bir kesiği ya da büyük bir yarası ve bunların ikisinin de senin içinde olmadığın özel hikayeleri vardır.

Ama anlıyorum. Neyle başetmen gerektiğini ve ne kadar boğucu bir his olduğunu anlıyorum.

Seni kaybedeceğimi biliyorum, bu sonsuza kadar sürmeyecek, çünkü hiç bir şey sonsuza kadar süremez. Ayrıca sonsuz ne ki? Sonu olmayan ne var, yok! Yanlış anlama sonu olacağını bilmek zaten çok daha güzel. Sadece bilmek istiyorum ki… Sonu geldiğinde, senin  ya da benim… Ya da ikimizin birden… Aynı anda belki ya da farklı anlarda… Sonumuz geldiğinde… En çok sevdiğin kim olacak?

Beni koymuş olduğun görünmez tahtımdan indirmeye göze alabilecek misin?

İndiğimde özleyecek misin? Peki ya en çok özlediğin ben olur muyum?

Ya da en büyük pişmanlığın.

Yalnızca zaman kaybın olmaya bile razıyım.

Yeter ki en değerli zaman kaybın olabileyim…

 

Seni anlıyorum.

Ve üzülüyorum.

Üzeceğimi bilmekten üzülüyorum ama seni yalanlara sararak pamuk uykuna yollamak da istemiyorum.

Bazen gerçeklerdir kabus.

Bil!

En çok seni sevmedim.

En çok bizi sevmedim.

 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.